Ankesörlü Telefon Yargılanmaları

Emniyet Teşkilatı Bakımından Notlar – Polislere Özel Durumlar.

Sabit/Ankesörlü telefonlardan arama yapılması sebebiyle açılan davalara ilişkin Yargıtay nezdinde kesinleşmiş beraat kararları ışığında , hangi kriterlere önem verilmekte , hangi kriterler değerlendirilmek zorunda , hangi kriterler beraata götürür hangi kriterler mahkumiyete sebep verir inceleyeceğiz. Öncelikle belirtmek gerekir ki bu hususta binlerce asker yargılanmış olup, bu alanda Polis yargılamaları yeni yeni ortaya çıkmaktadır.

Yargıtay 16. Ceza Dairesince ( 2021 Haziran itibariyle Yargıtay 3. Ceza Dairesi olmuştur.) verilen kararlar ışığında, sabit/ ankesörlü telefonlardan aranma sebebiyle ortaya çıkan sekiz ayrı  suç kriteri bulunmaktadır.

Pek tabi bu hususlarda Yargıtay, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak , somut olgu ile teknik verilerin desteklenmesi ile yargılama yapan mahkemenin tam bir vicdani kanaate ulaşması durumunda, kişinin örgütle bağlantısını gösteren hukuka uygun delil sayılması gerektiğini belirtmekte.

Sekiz Suç Kriteri:

  1. Mahrem imamların büfe/ ankesörlü sabit telefon hattı ile hedef şahıslarla görüşmelerinde gizliliği sağlamak için arayacağı kişinin telefon numarasını çeşitli şifreleme metotları kullanarak kaydetmesi.

 

  1. Aramaların tek ve kısa süreli olması yahut tek başına çağrı yapıp bırakılması.

 

 

  1. Aranan askerlerin genellikle rütbelerinin ve bağlı bulunduğu kuvvetlerin denk olması durumu askerlerle ilişkin davalarda kriter alınmış olup emniyet teşkilatında bu hususta bir karşılık var mı bilinmemektedir. Ancak bizim fikrimizce askeri emir komuta zincirinin keskinliği söz konusu polis dosyalarında aranmayacaktır.

 

  1. Aramaların mesai saati dışında yapılması alışılagelmiş durumdadır,

 

 

  1. Sorumlu şahsın , hedeflerin kaybolmasını sağlamak amacıyla askeri personeli aradıktan sonra tedbir amaçlı ilgisiz ve alakasız kişileri de ankesör ile araması. Yine bu husus emniyet teşkilatı çerçevesinde polis dosyalarında herhangi bir suçu gizleme saikiyle değerlendirilebilecektir.

 

  1. Aramanın 15 gün , ayda veya 2 ayda bir kez periyodik olarak yapılması. Ki bu hususta emniyet mensupları açısından nasıl bir planlama yapıldığı bilinmemektedir.

 

 

  1. Sözde sorumlunun ( Mahrem imam) şüpheli / sanık ile aynı ilde ikamet etmesi ve aynı ildeki sabit hattan iletişim kurması.

 

  1. Aranan şahısların hatlarının takılı bulunduğu cihazların toplantı yerine götürülmemesi veya götürülse bile kapalı tutulması durumu.

Söz konusu dosyalarda CMK’nin 135/6 maddesi gereğince, sabit hat ve ankesörlü hatlara yönelik iletişimin tespiti kararları alınarak uygulamaya konulduğu belirtilmektedir , şüpheliler ile kamuya açık sabit veya ankesörlü hatların HTS kayıtlarının incelenmesi, üçüncü kişilere ait verilerin ayıklanması ile yapılan analizler sonucunda şüphelilere ulaşılmasında, hukuka aykırı yöntemlerin kullanıldığının ileri sürülemeyeceği düşünülmektedir.

AİHM’in, kişisel verilerin elde edilmesini her durumda özel yaşamın gizliliği hakkına bir müdahale olarak görmediği ve kişisel verilere ilişkin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesi çerçevesinde iki aşamalı bir değerlendirme yaptığı  da bilinen bir gerçektir. Nitekim AİHM’in devletlerin, ulusal güvenliklerini korumak amacıyla, yetkililere kamunun ulaşamadığı kişisel verileri barındıran kayıtlarda bilgi toplama ve kaydetme yetkisini veren kanuni düzenlemeler yapmasını uygun gördüğünü açıklamıştır.

FETÖ’nün gizli haberleşme ağı ByLock’un deşifre edilmesinin ardından yürütülen soruşturmalarda, TSK içine yuvalanmış FETÖ mensuplarının, örgütün mahrem imamlarıyla ankesörlü veya sabit kontörlü telefonlar üzerinden irtibat kurduğu tespit edilmişti. Bu doğrultuda çıkan haberler ve hukuk büromuzca görülen Ağır Ceza dosyaları kapsamında aynı hususlarda emniyet teşkilatında da böyle bir iletişim ağı kurulmaya çalışıldığı ortadadır.

Askerlerin incelendiği soruşturmalarda, mahrem imamların, sorumlu olduğu örgüt üyesi askerle, iletişimin tespitinin önüne geçmek amacıyla market, büfe ve kırtasiye gibi iş yerlerindeki sabit telefonlar üzerinden irtibata geçtiği belirlenmişti. Aynı hususta polis dosyalarında da böyle bir yol izlendiği tahmin edilmektedir.

Terör örgütüne bağlı  mahrem imam konumunda bulunan kişilerin, sabit telefon üzerinden kendilerine bağlı kripto TSK mensuplarını sırayla araması “ardışık”, mahrem imamın kendisine bağlı kripto TSK mensubunu her ayın belli günlerinde araması da “periyodik” arama şeklinde tanımlanmıştı. Aynı tanımlama bu ve benzeri dosyalarda da kullanılacaktır. Özetle hukuk terminolojisi bu yönde ilerlemektedir.

Soruşturmaların genişletilmesiyle örgütün, “ankesörlü” telefonla görüşme yöntemini, sadece askerler için değil, aralarında yüksek yargı üyelerinin de bulunduğu önemli kurumlardaki FETÖ mensupları için de kullandığı tespit edilmişti. Bu doğrultu da Emniyet mensupları içerisinde de bu oluşum kapsamında yargılamaların yapılacağı haberleri daha önce medyaya yansımıştı.

Devam eden yargılamalarda sabit ya da ankesörlü telefonlardan aramalara ilişkin görüşme içerikleri olmaksızın sadece arama durumu, sıklığı, periyodik aşamaları ve ardışıklık derecesi gibi çeşitli kriterlere göre mahkumiyet kararları verilebilmektedir. Ancak bizce bu durum Yargıtay tarafından bozmaya sebebiyet verebilecektir. Nitekim salt aranma ile örgüt bağı kurulması yan delil olmaksızın ispata muhtaç bir eyleme vuku vermekle beraber, delil yetersizliği sebebiyle beraat kararlarının verilmesi mümkündür. O halde CMK 223 gereği bu durumda aksi bir hüküm kurmak doğru olmayıp, sanıkların beraatine ilişkin hükümler uygulanabilir.

Bu halde polislik mesleğini ifa ederken haklarında dava açılanların ihraç edilme durumları söz konusu olabilir. Esasen masumiyet karinesi olarak bilinen Roma hukukundan günümüze kadar uzanan “ ei incumbit probatio qui dicit, non qui negat i” lkesi gereğince iş bu olası ihraçların hukuka uygun olmayacağı kanaatindeyiz. Yine de kolluk kuvveti olması dolayısıyla bir takım hassasiyetler çerçevesinde ihraç işlemleri uygulanabilme ihtimali mevcuttur.

En nihayetinde söz konusu dosyalarda bir yukarıda bahsettiğimiz hususlar başta olmak üzere bir çok hukuki detayın yanı sıra teknik detay bulunduğundan şüpheli/ sanık konumunda bulunanların profesyonel bir desteğe ihtiyaçları olduğu açıktır. Bu doğrultuda İLLEEZ Hukuk Bürosu olarak Ağır Ceza Davaları ve İdari Davalar konusunda bilgi birikimimiz ile size yardımcı olabiliriz.

İletişim: 0532 156 78 75.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Avukata Sor
1
Whatsapp
Whatsapp
İlleez Hukuk Bürosu olarak size avukatlık ve danışmanlık hizmeti sağlamamız için tıklayıp soru sorabilirsiniz.
Bizi Arayın
Yol Tarifi Al